Şu sıralar yüksek eğitim almak isteyen lise mezunları sınav puanlarına göre tercihler yapmakla meşguller. Kimi hangi bölümü yani mesleği istediğini biliyor kimi tereddüt içinde çevresine danışıyor. Ama ne kadarı yıllar sürecek zahmetli ve kimisi için bayağı maliyetli bir öğrencilikten sonra bir iş bulup bulamayacağı dahası aldığı eğitime uygun bir iş bulup bulamayacağı konusunda fikir sahibi bilmiyorum. Ama çoğunluğun iş hayatına atıldıklarında kendilerini ne gibi güçlüklerin beklediğini bilmediği kanaatindeyim.
İşgücü piyasası ne durumda diye merak edildiğinde akla istihdamın artıp artmadığı, işsizliğin azalıp azalmadığı, biraz daha ileri gidildiğinde kadınların işgücüne katılımı gibi göstergeler gelir. Oysa bir diğer önemli sorun işgücü ekonomisi yazınında “vasıf uyumsuzluğu” olarak adlandırılan olgudur. Bir yanda firmalar aradıkları vasıfta eleman bulmakta güçlükler yaşarken diğer yanda eğitimini aldığı meslekte iş bulamayan ve uzun süre iş aramak zorunda kalan ya da mesleği ile alakasız bir işte düşük ücretle çalışmak zorunda kalan çok sayıda yüksek diplomalı mevcuttur. Ama bu soruna dair istatistikler olmadığından durumun ne ölçüde vahim olduğu bilinmiyordu.
Lisans diploması sahiplerinin ne kadarı istihdamda
Geçen hafta TÜİK bu boşluğu önemli ölçüde dolduran istatistikler yayınladı. TÜİK idari kayıtlardan oluşturduğu Eğitim İşgücü Veri Tabanı çalışmasından, 2014-2023 yıllarında yükseköğretim (lisans ve ön lisans) mezunlarının kayıtlı istihdam oranları ile aldığı eğitim ile uyumlu bir alanda çalışma oranlarını hesaplayarak 2022-2024 yılları için yayınladı.
Bu oranlar lisans düzeyinde 220 küsur bölümü kapsıyor. Bölüm tercihinde tereddütleri olan lise mezunlarına bu istatistiğe göz atmalarını tavsiye ederim. Bu yazının sınırları itibariyle TÜİK’in lisans bölümlerini 10 alanda toplulaştırdığı kayıtlı istihdam oranları tablosuna yer verebiliyorum. Ön lisans ile ilgili olarak ise şu bilgiyi verebilirim: Gerek istihdam gerek eğitime uygun işte çalışma oranları ön lisans mezunlarında lisans mezunlarına kıyasla çok daha düşük oranlara sahip.
Kayıtlı istihdam oranının yüzde 86,7 ile ilk sırasında sağlık ve refah var. İkinci sırada yüzde 82,9 ile mühendislik, imalat ve inşaat yer alıyor. En düşük oranlar ise yüzde 61,7 ile sanat ve beşeri bilimler, yüzde 69,6 ile sosyal bilimler, gazetecilik ve enformasyon alanlarında. Bir diğer çarpıcı olgu kadın istihdam oranlarının tüm alanlarda erkeklerinkinden önemli ölçüde düşük olması. En büyük fark sanat ve beşeri bilimlerde gözlemleniyor: Erkek istihdam oranı yüzde 76,3 kadın oranı yüzde 53,4. Bu alanda lisans diploması sahibi kadınların neredeyse yarısı istihdamda değil.
Bölümlerde en yüksek ve en düşük istihdam oranları
Alanlardan bölüm seviyesine inildiğinde tahmin edeceğiniz gibi istihdam oranları arasındaki farklar büyük boyutlara ulaşıyor. En yüksek ile en düşük 5 oranı paylaşmak istiyorum. Tıp yüzde 96,4 ile en yüksek kayıtlı istihdam oranına sahip. Tıbbı özel eğitim öğretmenliği (yüzde 95,1), elektrik öğretmenliği (yüzde 92,4), dil ve konuşma terapisi (yüzde 91,9) ve elektronik öğretmenliği (yüzde 91,9) takip ediyor. En düşük oranlar ise resim (yüzde 53,4), geleneksel Türk sanatları (yüzde 52,3) Fars dili ve edebiyatı (yüzde 51,8), İslami ilimler (yüzde 50,7) ve heykelde (yüzde 49,7).
Kayıtlı istihdamda olmayan yükseköğrenim diplomalı genç kuşağın nerede olduğu sorgulanabilir. Bir kısmı iş aramaktadır. Bu kuşakta kadın işsizlik oranının erkek işsizlik oranından daha yüksek olduğunu ayrıca beşeri ve sosyal bilimler alanlarında işsizlik oranlarının oldukça yüksek olduğunu da biliyoruz. Bir kısmı ise kayıt dışı çalışıyor olmalı. Küçük bir kısmı ise yüksek lisans-doktora eğitimindedir. TÜİK ayrıca bazılarının ADNKS’de kayıtlı olup yurt dışında olabileceğini belirtiyor. Ama dikkate değer bir kısmının, özellikle kadınların, iş aramadıklarını diğer ifadeyle işgücü piyasası dışında olduklarını biliyoruz.
Alınan eğitim ile yapılan işin uyumsuzluğu
İstihdamda yani bir iş sahibi olmak eğitimi alınan meslek ile uyumlu bir işte çalışılıyor anlamına ne yazık ki gelmiyor. TÜİK’e göre ücretli çalışan (SGK 4/A) lisans mezunlarının öğrenim gördükleri eğitim ile uyumlu bir meslek grubunda çalışma oranının en yüksek olduğu ilk beş alan; sağlık ve refah (yüzde 79,9), iş, yönetim ve hukuk (yüzde 79,4), eğitim (yüzde 63,8), mühendislik, imalat ve inşaat (yüzde 63,7) ile bilişim ve iletişim teknolojileri (yüzde 56,8). En düşük uyum ise yüzde 20,1 ile sosyal bilimler, gazetecilik ve enformasyon alanında.
Dikkat edilirse en yüksek uyum oranına sahip sağlık ve refah alarında bile her 5 diplomalıdan biri farklı bir meslek alanında çalışıyor. Diğer alanlarda uyum oranı hızla azalıyor. Sosyal bilimler ve gazetecilikte ise durum vahametin ötesinde: Her 5 diplomalıdan sadece biri mesleği ile ilgili bir işte çalışıyor. Bu alandan İstediğiniz için umutla sosyoloji, antropoloji ya da gazetecilik gibi bir bölümü arzulayarak ve umutla seçen bir genci düşünün. En az 4 yıl zahmetle okumuş ama sonuçta seçtiği meslekte iş bulmadığı için alakasız, büyük olasılıkla da sevmediği bir işte çalışmak zorunda kalıyor. Çok üzücü!
Kaynak için buraya tıklayın: Source link